Bursa Müzeleri

Bursa Lopadion Kalesi - Uluabat kalesi - Süt Kalesi - Euro Park Hotel Bursa Turizm Rehberi

Uluabat, eski ismi Ulubat (Lopádion (göl) Yunanca: "çanakçık"), Bursa ilinin Karacabey ilçesine bağlı bir mahalledir.

Bursa-Karacabey karayolunun 59. kilometresindeki Uluabat köyünün güneyinde, Uluabat (Apolyont) Gölü ve gölayağı kıyısında kale öreni.

Uluabat Gölü'nün kuzeybatı ucunda, göl ile gölayağının kıyısında, Selçuklu akınlarına karşı Rhyndakos Ovası'nı korumak amacıyla Bizans imparatoru Aleksios Komnenos (salt. 1081-1118) tarafından kurulduğu, Bizanslı tarihyazarlarca belirtilmektedir. Ancak kalenin, daha önce var olan bir yerleşim yerinde ve buradaki surların berkitilmesi suretiyle önem kazanmış olduğu da düşünülmektedir.

Kalenin Osmanlıların eline ne zaman geçtiği kesin olarak belli değildir. Osmanlı tarihçileri ilk kez, Osman Gazi ile Bizans merkez ordusuyla destekli Prusa (Bursa), Atranos (Orhaneli), Kitai (Ürünlü), Dimboz (Erdoğanköy) tekfurlarının birleşik ordusu arasında Dimboz'da yapılan savaştan sonra bu kaleden söz etmektedirler. Yenilgi üzerine savaş alanından kaçan Kitai Tekfuru bu kaleye sığınmış; ancak Osmanlılarla varılan anlaşma üzerine teslim edilmiştir.

Kalenin, Orhan Gazi'nin batıya doğru ilerleyişi sırasında Mihalıç ve Kirmastı ile birlikte Osmanlı egemenliğine geçmiş olabileceği (büyük olasılıkla 1342) sanılmaktadır.

Kale, eski ticaret yollarının kesim noktasında ve Apolyont Gölü'nün golayağıyla Marmara'ya çıkış kapısında bulunduğu için önemli idi. Kale ve eski yerleşim yeri büyük ölçüde tahrip olmuş durumdadır. Ancak kale surlarının önemli bir bölümü ile giriş kapılarından bazıları ayakta durmaktadır

golyazi-koyu-12_1_large[1]

Rivayete göre....

Bursa'nın 60 kilometre uzağında Karacabey ilçesine bağlı Uluabat Mahallesi daha önce eşine rastlanmayan bir olaya şahitlik ediyor. Bizans döneminden kalma olduğu bilinen tarihi Uluabat kalesinin taş duvarlarından damlayan anne sütü olduğu iddia edilen sıvı görenleri hayrete düşürüyor. Rivayete göre lohusa bir kadın ile çocuğunun öldürülüp kaleye gömülmesinin ardından her Cuma öğle saatleri ile mübarek 3 aylarda düzenli olarak taş duvarlardan anne sütü damlıyor. Sütten şifa bulduklarını belirten mahalleli taş duvarlardan damlayan beyaz renkli sıvıyı bardaklarda biriktirip şifa bulmak için içiyor. Göz rahatsızlıkları ile tansiyon rahatsızlığına iyi geldiği belirtilen süt sayesinde bu güne kadar yüzlerce kişinin şifa bulduğu iddia ediliyor. Bu sebeple Süt kalesi olarak anılmaktadır.
Henüz bu konuyla ilgili bilimsel bir çalışmanın yapılmamış olması sebebiyle akan beyaz sıvının yoğun kireçli su olduğu da söylenmektedir

 

Europark Hotel Sürdürülebilirlik Raporu
Europark hotel safe tourism certificate